Son zamanlarda 90 sonrası nesil çok ateşli. Ama etrafımızdaki birçok insanın termos bardak kullanmaya, tonik yemeye ve sağlığa dikkat etmeye başladığı doğru. Bu, bu neslin yavaş yavaş orta yaşa girmeye başladığını gösteriyor.
Her partide geleneksel Çin tıbbı, sağlık bakımı, ne zaman uyuyup ne zaman kalkacağımız hakkında sohbet ediyoruz... Rüyalarımızdan, aşktan ve gelecekten bahsettiğimizi hatırlıyorum. Ama bunun kötü bir şey olduğunu düşünmüyorum. Bu nesil orta yaşa giriyor, bu da bu çağın dayanak noktası haline geldikleri anlamına geliyor.
Yıllar boyunca forumlara ve etkinliklere her katıldığınızda, bazı şirketlerin patronlarının ve yöneticilerinin 90'dan sonra doğduğunu görüp şaşıracaksınız. Başka bir deyişle, bu insanlar şirketin çekirdeği haline geldi. Başka bir deyişle, 90 sonrası nesil, önceki nesillerden daha zayıf olmayan bir duvara dönüştü.
Zamanlar gittikçe daha iyiye gidiyor.
90 sonrası nesilden bahsedecek olursak, bence 90 sonrası ilk neslin en çok dert edinmesi gereken konular: evler, arabalar ve bebekler.
Her zaman farklı yaşam yolları seçen 90 sonrası kişiler vardır. Onlar hayatın ustalarıdır, aile ve kariyeri hesaba katarlar, aile ve sevdiklerini koordine ederler; çamurlu yolda tırmanırlar ve her günü iyi yaşamaya çalışırlar; güçlü bir sorumluluk duygusuna sahiptirler ve kendilerine her zaman şunu söylerler: dünyayı değiştiremeseler bile, dünya tarafından değiştirilmek istemezler.
Bu insanlar aslında etrafımızdalar. Bu insanlar onların kahramanları.
90 sonrası nesil de orta yaşa yaklaşıyor ve birçok şeye karşı ilgisiz görünüyor: benim gibi, ne sevdiğimi görüp bağıracağım ne de bir aşkla tanışacağım ve gözlerim yaşlarla dolacak. İnsan yaşlandıkça kendini daha yalnız hissediyor. Kahkaha ne kadar yüksekse, gözyaşı noktası o kadar yüksek, uyuşukluk olgunluğun bir zamiri gibi görünüyor.
Ama böyle yaşamamayı seçebiliriz. Hayata biraz sıcaklık, biraz umut, biraz dokunaklılık ve biraz hedef katmayı seçebiliriz. Hatta 00'lardan sonra olduğumuzu, her zaman açık olduğumuzu, her zaman öğrendiğimizi, her zaman ilerlediğimizi, her zaman dünyaya inandığımızı ve onunla sıcak bir şekilde yüzleştiğimizi bile söyleyebiliriz.